Halkın en önde gelen sağlık hizmetlerine ulaşamama, sağlık hakkını kullanamama sorununun başlıca sebebi sağlık alt yapımızın günümüz nüfusuna cevap veremez hale gelmiş olmasıdır.

Bu amaçla yeni hastane binaları ve sağlık merkezleri yapılması önemlidir. Ancak maalesef yapımı yıllardır süren ve yılan hikayesine dönen Girne Devlet Hastanesi ve Güzelyurt Hastenesi inşaatları bir türlü bitirilememiş, açıklanan açılış tarihleri de sürekli ötelenmektedir. Diğer yandan hastane binalarının hastaları tedavi etmeyeceği bunun yanında sağlık personelinin de ihtiyaca uygun şekilde planlanması ve artırılması gerektiği de diğer bir gerçektir.

Günümüzde, ülkemizin en ileri ve donanımlı kamu hastanesi durumundaki Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi (LBNDH)’nin alt yapı, donanım ve personel açısından ihtiyacı karşılayamadığı herkes tarafından bilinen ve kabul edilen bir gerçektir. 50 yıla yakın bir zamandır hizmet vermekte olan hastane binasına zaman içinde gereken iyileştirmeler ve günümüz tıbbi teknolojisine uygun yenilenmeler gereken miktar ve hızda yapılamamış ve hızla ve plansız artan hasta nüfusu karşısında hastane yetersiz hale gelmiştir.

Uzun yıllardır vaat edilen ve bir türlü inşa edilemeyen Lefkoşa’ya yeni bir develet hastanesi ihtiyacı kesindir.

Bir süre önce topluma müjdelenen ve geçtiğimiz günlerde temeli atılan yeni Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin açıklanana göre 2 etaplı olacağı ve ilk etapta 320 hasta yatağı kapasitesinde olacağı bilinmektedir.

İkinci etabın yıllar içinde bitirilmesi durumunda bile toplam 640 yatağa sahip olacağı açıklanmıştır.

LBNDH 650 yatak kapasitesi bulunduğu halde ihtiyacı karşılayamazken yeni hastanenin niye 640 yataklı planlandığı açıklanmamıştır. Öngörüldüğü iddia edilen nüfus artışına göre bile dünyada tavsiye edilen belirli nüfusa düşen yatak kapasitesine ulaşılmayacağı da anlaşılmaktadır. Bu da sağlığın özele peşkeş çekilmeye devam ettirileceği şüphesini uyandırmaktadır. Eğer hedef genel sağlık sigortası ile özel hastanelerin sisteme dahil edilmesi ise bunun için ilgili paydaşlarla bir çalışma yapıldığına dair bir bilgilendirme de yapılmamıştır.

LBNDH binasının rehabilitasyon merkezi ve palyatif bakım merkezine dönüştürüleceği de yapılan açıklamalar arasındadır. Ayrıca günümüzde hizmet vermekte olan birçok kliniğin yeni hastaneye aktarılacağı da anlaşılmaktadır.

Sürecin ilerlemesi içinde KKTC Sağlık Bakanlığı’nın yapılan proje ve planlamanın ana belirleyicisi olmadığı da kolayca anlaşılmaktadır.     Hali hazırda LBNDH kampüsü içinde çeşitli binalara bölünmüş sağlık hizmetinin sürdürülmesinde yaşanmakta olan personel eksikliğinin, mevcut bölünmüşlük nedeni ile verimlilikteki düşüşün yeni hastanenin hizmete girmesi durumunda nasıl aşılacağına dair bir önlem, ihtiyaç duyulacak yeni ve yetkin sağlık iş gücü yetiştirilmesine dair bir planlama ise gündeme gelmemiştir. Örneğin yeni hastanenin ilk etabının bitirilmesi sonrası bile 110’a çıkacağı açıklanan yoğun bakım yatak kapasitesinin kullanılabilmesi için ihtiyaç duyulacak yoğun bakım uzmanı hekim, anestezi uzmanı hekim, yoğun bakım hemşiresi, tekniker, personel yetiştirilmesine yönelik eğitimlerine başlanmamıştır. Bir yoğun bakım uzmanının yetişmesi belirli uzmanlıkları almış hekimlerin yan dal ihtisası yapması ile yani 3 yıllık bir ek ihtisas eğitimi ile mümkün olabilmektedir. Yeni hastane hizmete girdiği anda yine hekim, hemşire, personel eksikliği ile yüzleşileceği bu kadar aşikar iken bir planlama yapılmıyor olması en basit ifade ile ihmaldir.

Diğer yandan hekim örgütleri olarak uzun süreden beridir ısrarlı sorularımıza, yapılacak yeni hastanenin şehir hastanesi modelinde yani kamu-özel ortaklığı ile ve yap işlet devret modelinde alım garantili olmayacağı, devlet hastanesi olacağı cevabı verilmiştir. Oysa TC Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı bir paylaşımda temeli atılan yeni hastanenin “şehir hastanesi konseptinde” olacağını açıklamıştır. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuyu netliğe kavuşturması gerekmektedir.

Ülkemizde her fırsatta vurgulanmasına rağmen koruyucu sağlık hizmetleri geliştirilmemiş ve yaygın uygulamaya girmemiştir. Oysa bireylerini sağlıklı haldeyken korumayı başaramayan bir sistemin tedavi edici hizmetleri yetersiz kalmaya mahkumdur.

Sağlık Bakanlığı ve hükümeti bir kez daha sağlıkta ülkemizin ihtiyaçlarına göre planlama yapmaya ve şeffaf olmaya davet eder, görünen hekim ve sağlık personeli yetersizliği krizi konusunda acil önlem almaya davet ederiz.

 

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası Yönetim Kurulu (a)

Dr. Özlem Gürkut, MD

(Başkan)