—Ortak Metin—

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 22 Haziran 2020 itibarı ile dünyada toplam 8 860 331 kişi COVID-19 hastalığına yakalanmış ve 465 740 kişi de bu nedenle hayatını kaybetmiştir. Hastalık dünyada etkisini sürdürmekte, bazı ülkelerde ikinci dalga yaşanmaktadır.

Bizler de, bir kez daha, toplumumuzun sağlığıyla ilgili endişelerimizi dile getirmek ve hükümeti uyarmak için Sendikal Platform ve sağlık örgütleri olarak bir araya gelmiş durumdayız.

Ülkemizdeki ilk Covid-19 vakasının görülmesinin üzerinden 3,5 aylık bir zaman geçmiştir.

Sağlık örgütlerimizin hükümete ocak ayından beri virüse karşı hazırlık yapılması konusundaki tüm uyarılarına rağmen, sağlık alanında hiçbir iyileştirme yapılmaması nedeni ile, ülkemizde görülen ilk vakayla birlikte, sağlık sistemimizi pandemiye karşı hazırlamak ve eksiklikleri gidermek için, kapanmak zorunda kaldık.

Dünyada benzer şekilde kapanan ülkeler bu süreç içerisinde pandemi hastaneleri oluşturmuş, ilaç ve malzeme tedariklerini yapmış, hizmet verecek sağlık çalışanı kadrolarını eğiterek organizasyonlarını tamamlamıştır.

Dünyanın her yerinde günler ve haftalar içerisinde pandemi hastaneleri hazırlanmış, inşa edilmiştir.  Kıbrıs’ın kuzeyinde bırakın pandemi hastanesi yapmayı tüm eksikliklere rağmen kamu sağlık çalışanlarının büyük özverisiyle yürütülen diğer kamu sağlık hizmetleri bile kesintiye uğratılmıştır. Bunun nedeni ise hükümetin hatalı bir kararla Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ni pandemi hastanesi olarak belirlenmesi olmuştur.

Halkımızın büyük özverisiyle atlatılan birinci dalga sırasında ve sonrasında  hükümet her zamanki gibi sağlığa olması gereken şekilde yatırımlar yapmamış ve önümüzdeki Covid-19 süreciyle ilgili gereken hazırlıkları tamamlamamıştır.

Uzayan kapanma sürecinde toplumumuzda ciddi bir ekonomik sıkıntı baş göstermiş ve insanlarımız neredeyse açlığa mahkum edilmiştir. Hükümet bu süreçte sağlık sisteminde yapması gereken düzenlemeleri, gidermesi gereken eksiklikleri neden hala daha yapmadığının açıklamasını yapmak zorundadır.

Bir kez daha anlatalım;

Covid-19’un aşısı bulunmadan veya bu virüs dünyadan tamamen yok olmadan ülkemizde de her zaman salgınların yaşanması olasıdır.

Hükümet hala gayrı ciddi bir tutum sergileyerek somut iyileştirmeleri yapmaktan uzaktır.

Bizim dayanağımız bilim olmalıdır.

Dünya Sağlık Örgütü ülkelerin risk sınıflandırmasını yapmış ve ülkeleri hastalık risklerine göre kategorilere ayırmıştır. Bu ayrımda hastalıkla ilgili bilimsel veriler kullanılmıştır.

KKTC Bakanlar Kurulu 1 Temmuz itibarı ile ülkemize uçuşları başlatma kararı almıştır.

Hükümetin 1 Temmuz’dan itibaren yüksek riskli ülkelerden Kıbrıs’a gelişlerde karantinasız girişlere olanak sağlayacak kararı, bilimsel gerçekten son derece uzaktır. Hükümetin 1 Temmuz’da planladığı açılışla ilgili bu kararı bilimsel verileri dışlayarak aldığı siyasi bir karardır.

Ülkeye girişte talep edilmesi planlanan, son 3 gün içinde yapılmış PCR testleri ise, bir takım fikirler vermekle birlikte bilimsel olarak bir kişide virüsün olmadığını göstermemektedir.

Ülkemizin güvenli bir şekilde yurt dışına açılabilmesinin temel şartı, Covid-19 ve Covid-19 dışındaki hastalarımız için kamu sağlık hizmetlerinin yeterli hale getirilmesidir.

Toplum, sağlık sistemi yeterli hale getirilmeden 1 Temmuz’da başlatılacak uçuşlarla artacak risk konusunda kaygılıyken, geçtiğimiz günlerde özel izinli jetle gelen yolcular olduğunun anlaşılması, sınırların çoktan açılmış olduğunu göstermesinin yanı sıra tam bir güven bunalımına da yol açmıştır.

1 Temmuz ile ilgili hükümet kararı tekrar gözden geçirilmeli, yolcular gelecekleri ülkelerin gerçek risk kategorilerinin gerektirdiği doğrultuda önlemler alınarak ülkeye girmelidir.  Sağlık hizmetlerindeki hazırlıklar, toplumuzda beklenen hasta sayısı da  hesaplanarak, uygun şekilde tamamlanmalıdır.

Bu amaçla hastanelerimizdeki yatak kapasitesi yeni vakaların görülmesi durumunda artacak ihtiyaca cevap verecek şekilde artırılmalıdır. Yoğun bakımlar hazır hale getirilmeli, hizmet verecek sağlık personeli eğitilmeli ve izlenecek yol haritası planlanmalıdır. Tanı ve tarama amaçlı test kapasitesi artırılmalı, gerekli olacak bilgisayarlı tomografi, bronkoskopi gibi cihazlar, ilaç, malzeme ve kişisel koruyucu ekipman ihtiyaca uygun şekilde stoklanmalıdır.

Pandemi gibi büyük bir sağlık tehdidi yaşanmaktayken alınan bilim dışı siyasi kararların ve sorumsuz uygulama ve icraatların toplumun yaşam hakkına yönelik bir saldırı olduğunu düşünmekteyiz. Bu saldırı karşısında örgütler olarak toplu direniş hakkımızı halkımızla birlikte kullanmaktan ve sokağa çıkmaktan  çekinmeyeceğiz.

İnsanlarımızın en temel hakkı olan ‘yaşama hakkını’ savunmaktan ve toplumun sağlığını korumak için mücadele etmekten vaz geçmeyeceğiz. Bu amaçla ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için mücadelemizi yükselteceğimizi de bir kere daha vurgulamak isteriz.

Hükümetten sağlıktaki eksiklikleri bir an önce tamamlayarak ve bilimsel verilere uygun önlemlerle ülkeyi güvenli bir şekilde açacak adımları atmasını talep ediyoruz. Bütün bu hazırlıklar tamamlanmadan gerçekleştirilecek açılmaları takip eden süreçte, ülkedeki her bulaştan ve her ölümden hükümetin sorumlu olacağını belirtmek isteriz. Hükümetin bilim dışı kararlarının ve sorumsuz icraatlarının bedelinin halka ödetilmesine izin vermeyeceğimizin bilinmesini isteriz.