Sendikamızın genelde hastanelerimizin, özelde acil servislerimizin sorunları ile ilgili yürüttüğü eylemlilik kararı kapsamında Mağusa, Girne ve Cengiz Topel Hastanelerinde yaptığımız tespit ve basın açıklamalarını takiben bugün Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nde genel bir değerlendirme yapıp sizlerin sorularını cevaplamak üzere  buradayız.

Hatırlayacağınız üzere artan nüfus ve giderek derinleşen yoksulluğun etkisi ile kamu hastanelerine başvurunun arttığını tespit etmiştik. Buna rağmen sağlık iş gücü ve kapasitedeki iyileşme aynı oranda olmadığından her geçen gün arz talep dengesi bozulmakta, açık büyümektedir.

Acil servislere müracaat eden hastaların bir kısmının yaşamını tehdit eden sağlık sorunları olduğundan, dakikalar içinde müdahale edilmesi hayati önemdedir. Üstelik acil servislerdeki hizmetler 7 gün/24 saat kesintisiz devam etmelidir.

Müracaat eden hastaların hızlı ve yeterli bir değerlendirme ve tetkik sonrası doğru tanı ve tedaviye ulaşması için çeşitli uzmanlık alanları arasında konsülte edilmeleri yani farklı branş uzmanlarının hastayı değerlendirmesi gerekir. Bu arada birçok hastada çeşitli kan tetkiklerine ve radyolojik görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç duyulur. Bütün bu aşamalardaki herhangi bir eksiklik veya aksaklık hastanın doğru tanıya ulaşmasında zorluğa neden olabileceği gibi hayatı tehdit edici sorunlara da yol açma riskine sahiptir. Bu nedenledir ki acil sağlık hizmetleri ERTELENEMEZ, AKSATILAMAZ niteliktedir ve acil sağlık hizmetleri tam donanımlı, yeterli uzman hekim kadroları bulunan hastanelerde, yeterli ekipman, teşhis ve tedavi olanakları ile verilmelidir.

Günümüz modern tıbbında acil tıp ayrı bir uzmanlık alanı olup, acil servislerde acil tıp uzmanlarının görev yapması gerekmektedir.

Günümüzde ülkemizde sağlık hizmetine erişim azaldıkça acil servislere müracaat katlanarak artmaktadır. Peki acil servislerimiz bu talebi anında karşılayacak durumda mı?
Cevabımız net bir HAYIR’dır.

Öyle ki, anlattığımız sebeplerle, acil servislerdeki eksiklik ve kısıtlılıklar halkın sağlığını tehdit edecek noktadadır.

*Bazı acillerde ekipler halinde çalışılması gerekmekteyken, tek bir hekim nöbet tutmakta, mesai dışı saatlerde hastanede acil nöbetçi hekimi dışında başka hekim bulunmamaktadır.  Lefkoşa dışında hiçbir acil serviste acil tıp uzmanı bulunmamaktadır. Diğer yandan acil servislerde çalışan hekimlerin neredeyse tümü sözleşmeli statüde olup iş güvencesiz çalışmaktadır.

*Bazı acillerde kayıt memuru eksikliği nedeni ile hastalar belli bir saatten sonra kayıtsız muayene edilmektedir.

*Bazı hastanelerimizde bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans gibi ileti görüntüleme cihazları hiç yoktur, ultrasonografi ise yalnızca mesai saatlerinde çekilebilmektedir.

*Bazı acillerimize başvuran hastaların konsülte edilebileceği bazı uzmanlık dallarında hekim o hastanede yoktur.

*Böylesi durumlarda hastanın Lefkoşa’ya ambulans ile sevki gerekmekte, nöbetçi hekim hastayı Lefkoşa’ya getirmek için hastaneden ayrılınca geride hekim kalmadığı için evden on-call olan başka bir hekim gelinceye dek hastane ve hastalar doktorsuz kalabilmektedir.
*Perifer hastanelerin her türlü eksiklik nedeni ile başvuran hastaları Lefkoşa’ya sevk etmek durumunda kalması nedeni ile merkezde aşırı bir yoğunluk ve yığılma yaşanmakta, iş yükü artmaktadır.
Lefkoşa’ya başvuran hastalar ve sevkle gelen hastalar genellikle daha ileri tetkik ve tedaviler gereken daha karmaşık vakalardır. Hekim kadrosunun güçlendirilmesi amacı ile kısıtlı sayı yetmediğinden hastanede mecburi hizmet yükümlülüklerini getiren ve başka branşlarda uzmanlık almış hekimlerle, uzmanlık eğitimlerini sürdüren asistan hekimler eksik iş gücünü tamamlamak maksadıyla acilde çalıştırılmaktadır. Ancak bu hekimlerin kendi uzmanlık alanlarında daha verimli olacakları herkesin malumudur.

Peki bu eksiklikler ve kısıtlı olanaklar hastalarımızın sağlığını riske atmıyor mu?
Evet, atıyor.
Ama sadece hastalarımız risk altına girmiyor, aynı zamanda görevli hekimler de mesleki hata yapma riski altına girmiş oluyor.
Demek ki acil servislerdeki bu eksiklikler hem hastalarımızı hem hekimlerimizi risk altında bırakmaktadır.

Bütün bunları Sağlık Bakanlığımız bilmiyor mu?
Tabii ki biliyor.
Bakanlığa acil servislerdeki sorunları gidermesi için, en azından giderme yönünde ciddi adımlar atması için verdiğimiz süre dolmuştur.

Taleplerimizi hatırlatmak gerekirse:

-Acil servis kadrolarının açılması (Acil tıp uzmanı ve acil servis pratisyen hekimi). Tabii ki beraberinde tüm başhekimlik, şeflik ve uzmanlık kadrolarının da açılması anlattığımız sebeplerle çok önemlidir.

-Tüm acillerin kendi kadroları ile tüm vardiyalarını döndürebilecek hekim sayısına ulaştırılması
(dolayısı ile acil hizmetlerinin kesintisiz devamı için mecburi hizmet yükümlüsü farklı uzmanlık alanlarından hekimlerin ve asistan hekimlerin acil nöbeti tutmasına ihtiyaç kalmaması)

-Eksik tanı ve tedavi olanaklarının geliştirilmesi

-Eksik personelin tamamlanması (portör, kayıt memuru, güvenlik vb.)

-Mağusa Hastanesi’nde daimi uzman kadrolarının artırılması, Girne ve CTH’nde yatan hastalar için ayrı nöbetçi hekim olabilecek şekilde hekim sayılarının artması.

Bu sorunları, eksiklikleri ve talepleri Sağlık Bakanlığı’na ilettik. Aradan geçen bu sürede hiçbir iyileşme olmadığını tüm hastaneleri ziyaret edip yeniden tespit ettik.

Sendika yönetimi olarak yaptığımız görüşmelerde Sağlık Bakanlığı
hekim kadrolarının münhallerini ilan edeceğine
Acillerde görev yapan hekim sayılarını artıracağına
Personel eksikliklerini gidereceğine
Acillerde güvenlik zafiyetlerini gidereceğine
Teşhis ve tedavi olanaklarını iyileştireceğine dair sözler vermiştir.
Ancak tüm bunlar sözde kalmış, VAATTEN ÖTEYE GİTMEMİŞTİR.

Hükümeti ve Bakanlığı taleplerimizi karşılamak, acil servislerdeki ve hastanelerimizdeki sorunları gidermek için bir kez daha göreve davet ediyoruz.

 

Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası Yönetim Kurulu (a)

Dr. Özlem Gürkut, MD

Başkan